Futbol, hayatta hissettiğimiz her duyguyu deneyimleme fırsatı sunuyor. Sevinç, hüzün, öfke gibi yoğun duyguların yanına, bazen de hayat dersleri ekleniyor. Geçtiğimiz sezon Galatasaray kalecisi Muslera’nın yaşadığı ciddi sakatlık anısına, Sivasspor’un Galatasaray’a karşı oynadığı ve kaybettiği maçta öfke ve hayal kırıklığı bir arada hissedildi. Maçta, tartışmalı bir gol iptali olmuşken, mağlubiyet golünü 90+5’inci dakikada yemeleri durumu daha da ağırlaştırdı. Özellikle Barış’ın attığı golün sevincini Muslera için yaşadım.
Bu tür bir ortamda futbol kalitesinden bahsetmek oldukça zor. Sahadaki mücadele yoğun ve çetin bir şekilde sürüyordu. Galatasaray, Gomis ile skoru 2-0’a taşıma fırsatını yakalamıştı. Ancak Oliviera’nın henüz tam anlamıyla fit olmaması, orta sahada kontrolü sağlamakta zorluk yaşanmasına neden oldu. Oliviera, çıkışlarda uygun olan topları değerlendiremeyince, Kerem ve Rachica için geniş alanlar oluştu. Galatasaray’ın oyun karakteri açıkça ortaya çıktı; skoru korumakta yetersiz kaldılar. Yenilen baskı sonrası yapılan ofsayt hatası, beraberlik golüne sebep oldu. Van Aanholt’un kendi hatalarıyla maçı tamamladığı görünürken, transfer döneminin açılmasıyla birlikte ilk gönderilecek oyunculardan biri olacağı konuşuluyor.
1-1’den sonra Galatasaray tekrar kendi oyununa dönmeyi başardı ve etkili ataklar geliştirdi. Abdulkerim’in yaptığı harika pasla Barış, sezonun en kritik gollerinden birini kaydetti. Ayrıca 90. dakikadan sonra atılan üçüncü gol de bu mücadelenin sonuçlarından biri. Gomis’in 80’den sonra attığı bir gol bulunurken, Icardi’nin rakibini zorlayarak kendi kalesine atılmasına sebep olduğu bir pozisyon dikkat çekiyor. 90 dakikadan sonra Emin’in Alanya maçında kaçırdığı gol de akıllarda. Kısacası, pes etmeyen bir Galatasaray görüntüsünü izledik.