İstanbul‘da, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı gerçekleştirilen protestolar sırasında gözaltına alınan 8 genç, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüş” suçlamasıyla mahkemeye çıkarıldı. Hakim, yalnızca Sabancı Üniversitesi’nde eğitim gören 24 yaşındaki gencin, avukatı tarafından yapılan, “Müvekkilin babası, ülkemiz için milli firkateynleri üreten firmalardan birinin CEO’sudur. Babasının Cumhurbaşkanı ile çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır. O gün oraya yüz bin kişi gitmişti, ancak yüz bin kişi burada değil, keşke gitmeseydi” şeklindeki savunmasını dikkate alarak, bu gencin adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar verdi. Diğer 7 genç ise tutuklandı.
“CUMHURBAŞKANIMIZIN YEMEĞİNE KATILDI”
Aynı gün başka bir davada da benzer bir gelişme yaşandı. 25 Mart’ta gözaltına alınan 19 genç, 1. Sulh Ceza Hakimliği’nde “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüş” iddialarıyla yargılandı. Bu davadan 17 genç tutuklanırken, yalnızca 2 gencin tahliye kararı alındı. 18 yaşındaki bir öğrenci, protesto amacıyla Saraçhane’ye gitmediğini ve polislerden kaçmadığını öne sürerek serbest bırakılmasını talep etti. Genç öğrencinin avukatı, müvekkilinin savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“Müvekkilim maske takmamıştır. Kendisi dışarıdadır, eylemin içinde değildir ve hiçbir olaya karışmamıştır. Üniversite öğrencisidir; bir hafta önce sayın Cumhurbaşkanımızın yemeğine katılmıştır. Sadece izlemek için gitmiştir; herhangi bir olaya karışmamıştır. Sabit bir ikametgahı vardır, kaçma şüphesi yoktur ve deliller toplanmıştır. Delilleri karartma şüphesi bulunmamaktadır. Bütün bu nedenlerle, müvekkilimin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını, mahkeme aksi kanaatteyse adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını talep ederiz.”
SADECE 2 GENÇ ADLİ KONTROLLE TAHLİYE EDİLDİ
Tahliyesine karar verilen diğer gencin avukatları da mahkemeye darp raporları sundu. Hakimliğin verdiği kararda şu ifadeler yer aldı:
“Şüphelilerin üzerine atılı suçu işledikleri iddiasıyla tutuklanmaları talebiyle hakimliğimize sevk edilmiştir. Ancak, şüphelilerin savunmaları ve dosya kapsamı dikkate alındığında, tutuklama tedbirinin bu aşamada orantılı olmayacağı ve tutuklamadan elde edilecek faydanın adli kontrol hükümleri ile sağlanabileceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tutuklama talebinin reddine, şüphelinin başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü olmaması halinde derhal serbest bırakılmasına, ayrıca şüphelinin CMK’nın 109-110 maddeleri uyarınca adli kontrol altına alınmasına karar verilmiştir.”
